HABERGRAM sade haber
İtalya’nın kuzeyine Trentino bölgesine Slovenya’dan yola çıkıyorum. Sarp dağların çevrelediği manzaralı yollardan gidiyorum. Yolun sağı ve solunda çeşitli türde meyve
Ağaçları görüyorum. Özellikle de elma ağaçlarının yoğunluğu ağır basıyor diyebilirim.
Meyve ağaçlarını üzüm ağaçları takip ediyor. Genellikle teller üzerine alınmış elma ve üzüm kütüklerinin üzerine file gerilmiş. Tarımda bir emek harcandığı ortada. Meyveler de kaliteli.
Yükleme yapacağımız adrese gelip, yükleme sırası aldım. Yarın senin aracı yükleyeceğiz sözünü duyunca, aracımı parka çekip çevre gezisi yapayım dedim. Kapalı ve dış cephesi camla kaplı otuz metre yüksekliğinde bir dağcılık tırmanma kulesi yapmışlar. Genelde genç ağırlıklı sporcular aynı anda onbeş-yirmi kişi duvarlara tırmanıyor. Güzel bir görüntüydü. Bizimkiler beni gaza getirdi. Baba sen de git tırman diye tutturdular.Ben de tırmanırım dedim ve benim kullandığım tır dorsesinin yan taraflarında bulunan üç metrelik demirlere üç dört defa tırmanıp indim. Tırmandım ya siz ona bakın.
Tırmanış bitti çevreyi gezmeye devem. Yolda yürüken bir de ne göreyim bir ağacın altında değişik bir fındık meyveleri var ve yerlere saçılmış. Bu bizim evdeki fındık ağacına benzemiyor, sanki kiraz ağacı gibi dallanıp budaklanmış hayret ettim. Birini kırıp yedim. Bildiğimiz fındık. Hemen bir torba bulup gelen geçene aldırmadan yiyeceğim kadar fındıklardan torbayı doldurdum. Afiyetle biraz biraz tüketiyorum.
Ertesi gün yükümü aldım. Limana doğru yolculuk başladı. Ya işte böyle…
