Bu sefer Milano tarafına yolculuk başlıyor. Hava çok güzel gibi derken, kendimi karlı bir doğada buluyorum. Bir iş gününde dokuz saat araç kullanabiliyorum. Genelde üç saatta bir kırkbeş dakika mola vermemiz gerekiyor. Sürekli olarak dörtbuçuk saatten fazla araç kullanımında polis tarafından yapılacak denetimde mutlaka sürüş ihlali yaptığınız için büyük cezalar sizi bekliyor.
Milano’ya girmek üzereyim. Şehri çıkınca mola veririm diye düşündüm. Daha bir saatlik bir sürüş dilimim mevcuttu derken, kendimi çok yoğun bir trafiğin içerisinde buluverdim. İş çıkışı saatine denk gelmesi bütün araçları gıdım gıdım ilerletiyor. Durmak, park etmek imkansız oluyordu. Hem gidiyor, hem de kendime uygun bir duracak cep bulmak için etrafı kolaçan ederken son iki dakika kala bir aracın sığabileceği kadar bir yer buldum ve kendime bir oh be! Çektirdim. İlk defa gittiğim yerlerde bu gibi olaylar elbette karşıma çıkacak. Demek ki önceden de bazı hesaplar yapmam gerektiğini öğrenmiş oldum.
Manzara güzel, yollar güzel, moralim güzel bir yolculuk yapıp Trieste limanına yükümü boşalttım. Başka bir şoför arkadaş rahatsızlanmış. O’nun aracını alıp Almanya yollarına düşmek bana kaldı. Bir dahaki sefer Almanya’dan yazmak üzere…