HABERGRAM sade haber
Çevremizde bulunanlar, eşimiz, dostumuz, arkadaşlarımız, sohbet ettiklerimiz merakla soruyor. Yurtdışında çalışmalar nasıl? Yolları şaşırmıyor musun? Adresi nasıl buluyorsun? Ne kadar kazanıyorsun? Zorluklarınız neler?
Bir işi seversen, severek yaparsan, yaptığın işten hoşnut oluyorsan, işte o zaman o işe zevkle devam edebilirsin. Her şeyden önce yurtdışında çalışmak zevkli bir iş. Yurtdışını o kadar büyütmeye gerek yok. Diğer arkadaşların sana ellerinden geldiğince yardımcı oluyorlar zaten. Bilmediğin konuları da samimi şekilde sorar, yapılacakları öğrenirsin. Yolları arada bir şaşırdığımız oluyor. Ama o kadar büyütecek bir mesele değil. Şimdiye kadar hiç kimse kayıp olmamış, sadece adresine biraz geç ulaşmıştır. Adresleri telefonumuzdaki haritalar uygulamasından buluyoruz. Aracımızda navigasyon cihazı var, o cihaz yardımıyla dar tünel ve yollara girmiyoruz. Kazanca gelince; biz maaş almıyoruz. Taşıdığımız dorse başına prim alıyoruz. Örneğin Trieste limanından aldığımız dorseyi üçyüz, bilemedin dörtyüz kilometre mesafedeki adrese götürüyoruz. Gitmeden önce yüzeli euro avans alıyoruz. Kişisel harcamalarımızı kendimiz yapıyoruz. Yüzeli euro ücret de banka hesabımıza yatırılıyor. Toplam üçyüz euro almış oluyoruz. Almanya, Fransa, Hollanda gibi ülkelere gidildiğinde bu ücret daha fazla oluyor.
Zorluklara gelince; bazı durumlarda limanda birkaç gün beklediğimiz oluyor. Fernetti garajında gemi bileti almak için bir ila iki gün beklediğimiz oluyor. Trieste limanında bir adet banyo var. Burada kuyruk oluşabiliyor. Yollarda petrol istasyonlarında banyo ihtiyacımızı görüyoruz. Yemeğimizi kendi aracımızda bulunan dorse dolabında pişiriyoruz. Bazen hava soğuk ve yağışlı oluyor. Yemek işi o zaman biraz zahmetli oluyor.
İşinize güzel tarafından sarılınca zamanın nasıl geçtiğini anlayamıyor sunuz. Değişik yerleri gezmek, görmek, farklı kültürlerdeki farklı farklı insanlarla vakit geçirmek bir başka oluyor.
