Mustafa OKAT yazdı, Almanya’da evim sırtımda

İtalya’da tır kullanmak, dorse değiş tokuşu yapmakla günümüz geçerken bir haber geldi. Bu sefer yolculuk Almanya. Hesapta bu yoktu. Arkadaşın biri rahatsızlanmış, O’nun yerine biri Almanya yolcusu olacak. Kısmet bizeymiş. Aracı hazırladıktan sonra Avusturya sınırına doğru yola koyuldum. Alp dağlarını gece geçmemiz söylendi. Bende İtalya-Avusturya sınırı olan Villac’ka geldim ve gece yarısını belledim. Gece üç sularında Avusturya Alplerini geçip Almanya’ya ulaştım. Gümrük işlemlerinin ardından Cumartesi ve Pazar günü tatilim vardı. Avusturya’da Filamax diye bir ucuzluk pazarı varmış. Filamax’a gitmek nasip oldu. Kendime çok ucuza bazı eşyalar aldım. Bilgisayarlar elli, yüz euro arasındaydı. Almadığıma pişman oldum.

Pazartesi Almanya içerisinde bir tur attıktan sonra ulaşacağım yere vardım. Parkları çok hoşuma gitti. Yol kenarlarına çok güzel ihtiyaç gidereceğimiz yerler yapmışlar. Derken Hollanda’ya yolum düştü, orasını da gezme fırsatım oldu. Bitmedi, yola Belçika yolculuğu da eklendi. Belçika’da park ararken çıkmaz bir yola girmez miyim? Yanıma bir otomobil yanaştı, bana Türkçe selam vermez mi? Derin bir ohh! Çektim. Park yeri bulamadığımı anlattım. Gençler bana yol göstererek park yeri bulmama yardımcı oldular. Allah onlardan razı olsun. En güzeli de nedir bilir misiniz? Yolda giderken bir gurbetçi sizi görünce kornasına basıp sevgi gösterisinde bulunması. On günde Almanya, Hollanda, Belçika, Avusturya’yı  görme fırsatım oldu. Tekrar İtalya oradan da Milano tarafına gideceğim. Bir daha ki yazımda tır şoförlerinin anılarından bahsetmek üzere…