Mersin Ticaret ve Sanayi Odası’nın 1886 yılında Mersinli tüccarların girişimi ile kurulduğunu berliten MTSO Başkanı Ayhan Kızıltan, “Mersin 135 yıl önce ekonomik anlamda kurumsallaşmanın gereğini anlayan bir vizyona sahipti. Mersin iş dünyasının en büyük kazanımı işte bu 135 yıllık kültürüdür.” dedi.
Mersin Ticaret ve Sanayi Odası’nın 135.yılı nedeniyle açıklama yapan Oda Başkanı Ayhan Kızıltan önemli mesajlar verdi.
İmparatorluk döneminde kurulan ilk on Odadan biri olan Mersin Ticaret ve Sanayi Odası’nın Cumhuriyet döneminde de bu lider Oda olma özelliğini koruduğuna dikkat çeken Kızıltan şunları söyledi.
” 135 yıl önce 243 üyeye hizmet veren Odamız bugün 26.500 üyeye hizmet vermektedir.
Olay Odamızın kuruluşundan öncesine dayanmaktadır. 1832’de bugün Yoğurt Pazarı olarak bildiğimiz Köylü Pazarı etrafında başlayan ekonomik hareketlilik, bu bölgeye yakın yere yapılan bir iskele ile denize açılmıştır. Bu basit iskele, ekonomik hareketlilik yoğunlaşınca ve ticaret yurt dışına açılınca Gümrük İskelesine dönüşmüştür.
1886 yılında kentin talihini değiştiren bir yatırım ortaya çıktı; Mersin-Adana Demiryolu. Mersin artık hem deniz hem de demiryolu bağlantısı olan bir yer haline geldi. Aynı yıl Mersin Ticaret ve Sanayi Odası kuruldu, çünkü artık Mersin uluslararası bir nokta haline gelmeye başlıyordu ve Mersin iş dünyası bunu çok çabuk gördü.
Kentin artan ticaret trafiğinden dolayı İstasyon ve Gümrük Meydanı arasına bir dekovil hattı (hafif raylı sistem) kuruldu. Bu modern bir kent olmanın, bu yolda yürümenin bir göstergesiydi. Yavaş yavaş gelen zenginlik ve yükselen orta sınıfla birlikte kentin mimari çehresi de değişmeye başladı. 1900 yılı geldiğinde Mersin merkezinde tonlarca pamuk işleyen, kumaş yapan fabrikalar vardı. Bu üretim demir yolu ile yurt içine, deniz yolu ile yurt dışına taşınıyordu.
1923 yılında ilan edilen Cumhuriyet, Mersin’in yükselişinin daha da hızlı itici gücü oldu. Büyük Atatürk’ün Mersin ziyaretlerinde Mersinlilere verdiği moral, vizyon ve hedefler modern Mersin’in kalkınmasının temelidir ve bugün dahi Mersin iş dünyası bu değerlerle hedeflerine yürümektedir. Cumhuriyetle birlikte 1924 yılında Mersin vilayet (il) oldu. Birçok yeni kamu kurumuna kavuştu.
1926 yılında ilk “Sebze-meyve Hali” bugün kasaplar çarşısının bulunduğu yerde açıldı. Aynı yıl Osmanlı Bankası ve Mersin Ticaret ve Zahire Borsası açıldı. 1927’de Tüccar Kulübü açıldı. Burası basit bir lokal değil, her dönemin bürokratları ve iş dünyası üyelerinin buluştuğu, ekonomik sorunları konuştuğu bir yer haline geldi. 1931 yılında Merkez Bankası açıldı.
“Kalkınma sadece ekonomiyle olmuyor”
1936’ da Mersin Halk Evi açıldı. Çünkü Cumhuriyet kalkınmayı sadece ekonomiye bağlamıyor, bunun kültür ve sanatla, eğitimle desteklenmesini istiyordu. Halk Evi bu anlamda Mersin’in kültür, sanat, eğitim hatta spor anlamında en büyük payandası oldu. O zaman atılan o temeller olmasaydı, o kültür olmasaydı Mersin bu gün bir Operaya sahip olamazdı.
Mersin tarihi boyunca ilklerin kenti olmuştur. 1950’de Türkiye’de bir kadın – Müfide İlhan- ilk kez bir ilin belediye başkanı oldu. Bunun arkasında elbette Mersin kentinin kültür birikimi, Cumhuriyet değerlerine olan bağlılığı vardı. 1954 yılında ilkel görünümlü iskele yerine artık gemilerin doğrudan yanaşabileceği dünya kalitesinde bir limanın temelleri atıldı. Mersin limanı 1960 yılında hizmete girdi ve bugün bile Türkiye’nin en büyük, Akdeniz’in sayılı limanları arasındadır.
“Liman büyük yatırımları da tetikledi”
Limanın yapılması büyük yatırımları tetikledi ve 1962 yılında Ataş Rafinerisi kuruldu. 1968 yılında TRT Çukurova Bölge Radyosu Mersin’de açıldı. 1976’da Mersin-Tarsus Organize Sanayi Bölgesinin kuruluş kararı alında. Ne yazık ki MTOSB’nin kurulması ve hizmete girmesi 1993 yılında gerçekleşti. Eğer bu yatırım bürokrasi çarkında beklemeseydi Mersin ve bölgesi bugün sanayi üretiminde bir Marmara olurdu. Ağır işleyen bürokrasinin ve büyük yatırımların geciktirilmesinin kentlerimize ve ülkemize neler kaybettirdiğinin en güzel örneğidir. Umarız bundan sonra aynı yanlışlar yapılmaz, kazanan Türkiye olur.
1987’de yine bir ilk yaşandı ve Türkiye’nin ilk serbest bölgesi Mersin’de kuruldu. Kendine ait bir iskelesi olan tek serbest bölge olan Mersin Serbest Bölgesi bu gün de ülkemizin en etkin çalışan, istihdam yaratan bir noktasıdır.
“Mersin Üniversitesi kuruldu”
Ve yıl 1992… Mersin iş dünyasının uzun süren ısrarcı talebi ve desteğiyle Mersin belki de en büyük eksiklerinden birine kavuştu ve Mersin Üniversitesi kuruldu. Bu gün Tarsus, Toros ve Çağ Üniversitelerimizle birlikte 2 devlet, 2 Vakıf üniversitesine sahibiz. Mersin’in kaliteli, nitelikli insan kaynağını yetiştiren, ar-ge temelinde çalışmalara destek veren bu kurumları kentimizin en önemli değeri olarak görüyor, iş birliği içinde çalışıyoruz.
Kısacası bu 135 yıllık Oda tarihimiz, yaklaşık 200 yıllık bilinen Mersin ekonomi tarihi süresinde Mersin kendisine verilenleri büyüterek, yücelterek, arttırarak bu günlere taşıdı. Mersin kendisine verilen hiçbir şeyi israf etmedi, yok etmedi, aksine çoğalttı, bu yatırımları ve değerleri sadece Mersin’in değil Türkiye’nin zenginliği haline getirdi. İşte tüm bunların arkasında en az 150- 200 yıldır gördüğümüz en büyük itici güç, en büyük destek Mersin iş dünyası olmuştur. Mersin tarihi Mersin girişimcisinin tarihidir. Bu anlamda bu büyük kurumun, bu büyük camianın bir parçası olmaktan gurur duyuyoruz. Amacımız bu kronolojiye daha büyük eserler ekleyerek görevlerimizi ve bu kültürü genç kardeşlerimize devretmektir. Bu anlamda Mersin’i sosyal ve ekonomik anlamda bu günlere taşıyan, emek veren herkese şükranlarımızı sunuyoruz. 2020 zor bir yıl oldu ama her yeni yıl yeni umutları barındırır. Bu yeni yılın, büyük önder Atatürk’ün gösterdiği muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkmayı kendisine rehber edinmiş milletimize ve tüm Mersinlilere sağlık, huzur ve mutluluk getirmesi temennisiyle, 2021 yılının yeni umut ve başarılara zemin oluşturmasını diliyor, Mersin iş dünyasının ve tüm Mersinli hemşerilerimizin yeni yılını kutluyoruz.” (HABERGRAM)