MTSO 4 No’lu Hayvansal Ürünler ve Destek Faaliyetleri Meslek Komitesi Meclis Üyeleri sektörün gelişip canlanması için hayvan başına destekleme yerine yapılacak planlı ekimle yem fiyatlarının düşürülmesini istiyor.
Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 4 No’lu Hayvansal Ürünler ve Destek Faaliyetleri Meslek Komitesi Meclis Üyeleri Seçkin Tatar ve Abbay Polat, sektöre ilişkin değerlendirmeler yaptı. Yaşadıkları sorunlara işaret eden Meclis Üyeleri, yüksek yem fiyatlarının sektöre verdiği zararları dile getirip, hayvan başına destek verilmesi yerine planlamayla Türkiye’de üretilen hayvansal yem miktarının artırılıp ithalatın önüne geçilmesini talep etti. Kırmızı etten tavuk ve yumurtaya, sütten balıkçılığa hayvansal üründe yaşanan birçok sıkıntıya değinen Meclis Üyeleri, tüm ürünlerin ortak sorunu olarak da en büyük girdi kalemi olan yem fiyatlarının yüksekliğini gösterdi.
Tatar: “Üretimde olduğu gibi sanayide de fiyatlar denetlenmeli”
MTSO 4 No’lu Meclis Üyesi ve CCY Gıda Tarım ve Hayvancılık Sanayi Sahibi Seçkin Tatar, süt ürünlerindeki fiyat artışlarına dikkat çekti. Ulusal Süt Konseyi’nin yeni uygulamasına göre 3’er aylık periyotlarla süt fiyatlarının belirlendiğini kaydeden Tatar, buna rağmen mandıralardaki peynir ve süt ürünlerindeki fiyat artışlarının denetlenmediğini söyledi. Üreticiye yapılan fiyat kontrollerinin fabrikalara uygulanmamasından şikayetçi olan Tatar, “Üretici yumurta, et ve sütü değerinde satamazsa üretim yapması zorlaşır. Bizden ucuza alınması ürünün ucuza satılması anlamına gelmiyor” dedi.
Üreticiler açısından 2020’nin kötü bir yıl olduğunu kaydeden Tatar, şöyle konuştu:
“Sektörün ana girdisi yemde dışa bağımlıyız. Gerek corona virüs ile gelen kısıtlamalar gerekse dövizdeki artışa bağlı olarak fiyatlardaki artış yüzde 60’a ulaştı. Ancak üreticinin ürettiği süt ve karkas et fiyatı aynı oranda artmadı. Hem süt hem de ette maliyetin altında ürün satıldığından üretici para kazanamazken tüketici yüksek fiyatla et ve süt ürünlerini tüketmeye devam etti. Süt fiyatını hükümet kontrol altına almaya çalışırken sanayide bu kontrolü sağlamıyor. Biri peyniri 30 liraya biri 60 liraya satıyor. Bu da sıkıntıyı artırıyor.”
Üreticinin küsmesi durumunda köylerini terk edip şehre göç ettiğini kaydeden Tatar, dağdaki üreticiye sübvanseli yem verilmesi halinde göçün de önüne geçileceğini, terörle mücadeleden işsizliğe birçok soruna çare üretilebileceğini söyledi.
Üreticinin sorununun çözümü için yetiştiricilere destek olmak adına 2020’de bir seferlik yem desteği verilmesi kararı çıkmasına rağmen halen bu desteklerin verilmediğine de işaret eden Tatar, “Biz destek istemiyoruz. Destekler yerini bulmuyor. Planlı yem ekimi ile ithalatın önüne geçilmesi ve yem fiyatlarının düşürülüp desteğin tabana yayılmasını istiyoruz” dedi. Yem ithal edildiği sürece et ve süt ürünlerinde rakamları aşağı çekmenin mümkün olmayacağını vurgulayan Tatar, bu durumda dış ülkelerdeki lobiler dışında kimsenin kazanç elde edemeyeceğini aktardı.
Aynı şekilde tavuk fiyatlarının da geçen yıl kasım ayından bu yana yüzde 50 arttığını belirten Seçkin Tatar, bunun da soya fasulyesi fiyatının dolar bazında yüzde 200 artmasından kaynaklandığını dile getirip artık ihracatta rekabetçi olamadıklarını bildirdi.
Polat: “Balık hali ihtiyacı çok fazla”
Balık sektöründe de benzer şekilde yem fiyatlarında sorun yaşandığını ifade eden MTSO 4 No’lu Meclis Üyesi ve Polat Balıkçılık Sahibi Abbay Polat, özellikle çiftlik balıklarında ciddi fiyat artışları yaşandığını bildirdi. Balıkçılık sektöründe aynı zamanda yeni bir hal talebi bulunduğuna değinen Polat, “Eski balık hali şehrin içinde olmasına rağmen hiçbir ihtiyaca yanıt vermiyor. Mersin’de bir balık hali kurulması elzem hale gelmiştir. Şu andaki hal vasfını yitirmiş durumda. Acil yeni bir yer tahsis edilmesini istiyoruz” dedi.
Aralarında Mersin’in de bulunduğu çevre illerle birlikte bölgede 4-5 ilin hiçbirinde balık hali bulunmadığını kaydeden Polat, şunları söyledi:
“Eski Belediye Başkanı Karaduvar’da böyle bir yatırım için 6 dönüm arazi belirlemişti. Ancak bu alan istenilen özelliklerin sağlanması adına yeterli değildi. Böyle bir yatırım için 5 dönümü kapalı olmak üzere en az 10 dönüm yer gerekiyor. Bu konunun yeniden gündeme alınıp takip edilmesini talep ediyoruz.”
Arıcılık sektörüne de değinen Polat, bal üretiminin de devlet tarafından kontrol altına alınması gerektiğini vurguladı. Marketlerde 18-20 liraya bir kilo bal almanın mümkün olduğunu belirten Polat, “Oysa şu anda balın maliyeti 25-30 lira civarında. Satan kişinin karı, lojistiği gibi giderler eklediğinizde bu rakamın 40-50 liradan aşağı olmaması gerekiyor. Bu da satılan balın sahte olduğu anlamına geliyor. Bal sektöründe de en büyük şikayet budur. Bu alanda da destek talebi yok ama yeter ki sahte bal satışı denetlensin” dedi.