“Bir ülkeyi tanımak istiyorsanız, o ülkede insanların nasıl öldüğüne bakın. Albert Camus
Alışmasak bile yavaş yavaş kanıksamaya başladığımız aptalca hatalarla ölümlerin yaşandığı bir ülke olduk. Küçük tedbirlerin göz ardı edildiği daha doğrusu ranta, paraya kurban edildiği dönemleri yaşıyoruz.
Bunlara bir de kader yaftası vuruyoruz ya pes diyorum doğrusu.
Ama, bu yaşadığımız coğrafyanın kaderi midir bilemedim ki ! Hele bilemedim ben. Barınakta Kendisine emanet edilen köpeği vura vura öldürmek te nedir? Bilemedim… Ağlayamadım, haykıramadım. Susamadım.. öldüm o canla beraber. Kanım çekildi. İnsanlığımdan tiksindim. Bilemedim ben. İnsan nedir? Ölüm nedir? Can nedir? Bilemedim.
Bir lokmasını paylaşamayan, gırtlak müptelası obez insanlık nereye gidiyor? İnsanlık ne kadar kaldı? Bilemedim ben. Hayvanlar açlıktan birbirini yerken, çocuklar çöpten ekmek toplarken insanlığı kaça sattık. Yada aslında hiç mi olmamıştık. O yüzden mi hep peygamber gönderip durdu Tanrı bize. Bilemedim. Her şeyi neden kendimizin zannederiz, sadece kendimizin. Sadece bize ait olsaydı evren, Rabbim niye yarattı ki diğer canlıları. Bilemedim.
Hiç ölmedim. Bilmiyorum ölmek nasıl bir şey. Kafana demir çubuklar vurulurken ölmek nasıl bir şey. Acaba bir köpeğin canı ölürken bir insan kadar acır mı ki! Bilemedim. Acı çekerden göz yaşları akan bir çok canlı gördüm. Güldüklerine gülümsediklerine çok şahit olmuşluğum var, yeminle. Acaba hayvanlar da ağlar mı ki? Bilemedim.
Oruç tutarken, açlık acısından içim burulur inceden. Kimse aç kalmasın derdim hep küçükken. Acaba hayvanlar da acıkır mı ki?
Susuzluktan yüreği yanar mı ki? Yada açlıktan ölebilmek çok mu zordur, bilemedim.
Bir ülkeyi tanımak istiyorsanız, o ülkede insanların nasıl öldüğüne bakın. Bir de sokak köpeklerinin.
Bu gün savunmasız bir köpek, başına demir çubuklarla vurula vurula insanlar tarafından öldürüldü. Ölen o köpek mi? Yoksa insanlık mı? Bilemedim…