İlker ŞİMŞEK yazdı, Çok Acil

Arkadaşlar dilim döndüğünce defalarca  yazdım. Anlayan anladı, anlamayana zaten sözümüz yok. Anlayan anladı da elinden bir şey gelmiyor.

Fuzuli’nin dediği gibi Söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil. Ama, bir kere daha söyleyelim, sonra bir kere daha, bir kere daha.

Hibrit tohum derken, toprağı öldüren zirai ilaçlar derken, yanlış su kullanımı ile çoraklaşan topraklar, yok edilen Ormanlar, kirletilen yeraltı ve yerüstü su kaynakları, betona feda edilen mera ve tarım alanları. Tüm bunlarla can çekişen tarım ve hayvancılığı, şimdi daha başka bir tehlike vurmaya aday görünüyor.

Yabancıya toprak satışı… Falan yabancı ortaklı tarım firması, falan yerde 1000 dönüm arazi alıp tarım yapıyor. Aynı bölgedeki köylüler ise o şartlara ekonomik olarak ve bilgi anlamında adapte olamadığı için, sadece izliyor ve o çok uluslu sermayeye yerlerini satarak şehirlere, TOKİ’lere!  hızla yerleşiyor. Tabi bunda ekonomik şartların etkisi olduğu kadar, medya tarafından pompalanan şehir hayatının güzellikler! de etkili olmaktadır. Eskiden insanlarda, sadece taşı toprağı İstanbul hayali varken, şimdi bilerek algı ve piar çalışmaları ile herkesin,  bol ışıklı şehir merkezlerine yerleşme hayali oluşturuldu.

Sonuç mu? Bunu ben söylemiyorum, tüm dünya farkında önümüzde ki yüzyıl, toprağı, suyu, gıdayı elinde tutanların yüzyılı olacak. Diğerleri ya yok olacak ya da köle. Şimdiden seçimimizi yaparak, onurlu bir millet olarak yaşayabilmenin tek yolunun, tarımı ve hayvancılığı ayakta tutmaktan geçtiğini bilerek, gerekli önlemleri almak zorundayız.

Bunun için öncelikle yabancıya  tarım toprağı satışının bir an önce durdurulması, diğeri ise köye dönüşü teşvik ederek köylerin cazibe merkezleri haline getirilmeleri sağlanmalıdır.        Bunun için daha önce rahmetli Türkeş ve Ecevit’in ayrı ayrı isimlerde de olsa aynı hedefe götüren, Tarımkent ve Köykent projelerinden de faydalanılabilir.

Toprağına taşına ölmek yerine, toprağına taşına sahip çıkabildiğimiz  bir ülke olabilmemiz dileklerimle. Hoşçakalın.