Mersin’in köklü bakliyat kurumlarından Dervişoğlu Tarım Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Sait Dervişoğlu, 65 ülkeye ihracat yaptıklarını söyledi.
Hikmet DURĞUN
Dervişoğlu Tarım fabrikasında Organik tarıma ilişkin önemli bilgiler veren başarılı genç iş insanı Dervişoğlu, şöyle konuştu:” Dervişoğlu tarım ürünlerinin üçüncü kuşak temsilcisiyim. Firmamız 1983 yılında dedem tarafından babam ve amcalarımla birlikte kurulmuştur. Bakliyat geçmişine gidecek olursak. 1960 yılından beri bakliyat işiyle uğraşıyoruz. Kayseri Develiliyiz. O dönem Kayseri Türkiye’de iyi bir nohut ve fasulye üreticisidir. O dönemlerden beri dedem Mersin’deki ihracatçılara ürünler gönderiyormuş. Sonra 1980’li yıllarda Mersin’e gelip kendi ihracatlarını yapmaya başlamışlar. İstanbul Teknik Üniversitesi Makine Fakültesi mezunuyum. Ağırlıklı olarak dünyanın 65 ülkesiyle çalışıyoruz. Hububat, bakliyat ve yağlı tohumlar yapıyoruz. Son 10 yıldır organik tarımla uğraşıyoruz. Türkiye organik tarım konusunda oldukça önemli bir ülkedir. Avrupa’nın organik bakliyat ve yağlı tohum ihtiyacının büyük bir kısmı Türkiye’den karşılanıyor. Gerek iklimi gerekse toprak koşulları Türkiye’de organik tarıma müsaade ediyor. O yönden Türkiye çok avantajlı bir ülkedir. Biz de önce baklagillerle başladık. Türkiye’nin Güneydoğu Anadolu bölgesinde büyük çiftçilerle sözleşmeler yaparak organik tarıma başladık. Sonrasında ürün çeşitliliğiyle birlikte orta Anadolu’da buğday projeleri Mısır projeleri ve yine bakliyat projeleri yaptık. Ege bölgesinde çeşitli baharatlar ve kuru meyvelerin projelerini yaptık. Kendimizi geliştirmeye çalışıyoruz. Ve dünyada organik Pazar tabi her geçen gün büyüyor. Pandemi süreci organik tarımı pozitif etkiledi. Organik sektörü pandemide pozitif ayrıştı. Çünkü insanların aklına sağlıkları geldi. Sağlık olunca da organik gıda tüketmeye başladılar. Dünya organik pazarı senelik % 4 büyürken pandemiyle beraber bu rakam % 8’lere kadar geldi. Türkiye’de organik tarım için 2 tane tesisimiz var. Bunlar Yüzde yüz organiktir. Atılım yapmaya devam ediyoruz. Manisa’da inşallah bir organik tavuk çiftliği kuracağız. Şu an onun hazırlıklarını yapıyoruz. Organik yağ firmalarımız var. Organik hububat yapıyoruz. Organik katma değerli un yapıyoruz. Un fabrikamız var. Adana’da şimdi yeni bir organik yağ sıkma fabrikası kuracağız. Kapasitemizi her geçen gün artırmaya çalışıyoruz. Çünkü taleplere yetişemiyoruz. Bunun dışında Kazakistan’da bir yatırım yaptık. Orada bir firmamız var. Yine büyük bir kazak firmasıyla kazak fonun üçlü bir konsonsüs kuruyoruz. Orada büyük bir yatırım yapacağız. Kazakistan tarım bakanı firmamıza geldi. Tüm gazetelere çıktı. İnşallah Kazakistan’da da Türk bayrağını dalgalandıracağız. Bu şekilde haber yapmışlardı. Ukrayna’da kendi firmamız var. Orada da organik tarım yapıyoruz. “
“HEM ÜRETİYORUZ HEM PAZARLIYORUZ”
“Ülkemizde baklagillerde sorun yok ama hububatta ve organikte sorun yaşıyoruz” diyen Dervişoğlu, şöyle devam etti: ”Türkiye’nin hububat dengelerinden dolayı ara ara ihracat yasakları oluyor. Biz de dünyada çok ciddi bir pazara ulaştık. Öyle olduğu için onlara cevap vermek adına alternatif ülkelere gidip organik tarımlar yapıyoruz ve öylece müşterilerin ihtiyaçlarını gidermemiz gerekiyor. Buda bizi bir global oyuncu yapıyor. Bunun dışında Amerika’da kendi firmamız var. Amerika’da Los Angeles ve Hustın ve Jonisti’de kendi depolarımız var. Amerikan pazarında şimdi aşağı yukarı yıllık 40 milyon dolarlık hacime ulaştık. Ve gittikçe büyüyor. Tabi burada üretici olmamız çok ciddi avantaj. Hem üretiyoruz hem de pazarlıyoruz. Müşteriler de üreticilerle çalışmayı tercih ediyorlar. Hem kalite anlamında hemde rekabet anlamında bizi tercih ediyorlar. 2018,2019 ve 2020 yılında Türkiye’nin en büyük organik tarım bakliyat ihracatçısıyız. Ve organikte çeşitliliğe devam ediyoruz. Dünya organik pazarı 2018 yılında yapılan anketlerde 100 milyar doların üzerinde gözüküyordu. 50 milyar doları Amerikan pazarıdır. Çok büyük bir Pazardır. Tabi her geçen gün artan kanser vakaları ve hastalıklar toplumun daha da bilinçlenmesini sağlıyor. Ve organikte talepler oldukça artıyor. Türkiye’de de organik firmamız organik çiftlikleri tavuk ve büyük baş hayvan çiftliklerine organik yem veriyorlar. Çünkü bunların organik yemle beslenmesi gerekiyorki sertifikalarını alsınlar. Bu noktada da oldukça tonajlı işlemler yapıyoruz. Tabi Türkiye’deki algı şöyle halkımız konvasyonel tavuk ve yumurtadan korkuyor. Birçok antibiyoktikler kullanılıyor. Bu yüzden aldıkları yumurtanın sağlıklı olmadığını düşünüyorlar. O yüzden en büyük talep yumurta yönünde. Biz de pandemi sürecinde yumurtacılara verdiğimiz yemden dolayı çok iyi ilişkilerimiz var. Biz şunu tavsiye ettiler dedilerki eğer organik yumurta imalatı yaparsanız bize fason olarak üretebilirsiniz. Dediler biz yetiştiremiyoruz. Türkiye’de organik yumurta ihtiyacı neredeyse 4 katına çıktı. Yetişmiyor. Biz de bu yönde bir atılım yaptık. Yani işimiz gücümüz organik.”
“ ORGANİK ALANINA BÜYÜMEYİ TERCİH ETTİK”
Organik kanadında büyümeyi tercih ettiklerini dile getiren Dervişoğlu,” Biraz geçmişte koşturduğumuz konvasyonel işleri azalttık. Azaltma sebebimiz de kesinlikle karsızlıktır. Karsızlık hepimizin bütün dünyanın sorunudur. Rekabet her geçen gün artıyor. Kar marjları düşüyor. Sektöre her geçen gün yeni oyuncular giriyor. Yahut aileler kendi içlerinde bölünüyorlar. Bir firma oluyor 4 firma veya 5 firma. Dolaysıyla rekabet var. Biz de bu noktada katma değerli iş yapalım dedik. Ve bu şekilde firmamız sektörde pozitif olarak ayrıştı. Tabi birçok organik projemiz var. Pazar çok büyük olduğu için biz de işimizi iyi yaptığımız için bize baya talepler geliyor. Bu yıl bakliyat verdiğimiz firma diyor yağlı tohumu da sizden alalım. Yemi de sizden alalım. Zaten bizim organikte büyüme sürecini tamamen müşterilerimiz yönetti. Onlara iyi servis verdik. İyi hizmet verdik. Dediler ki şunu da yapın sizden alalım. Onu yaptık. Sürekli fabrikalarımıza gelip kalite denetlemesinde bulundular. “ diye konuştu.
“TARIMDA GÜVEN DUYULAN BİR FİRMA OLDUK”
Dervişoğlu tarımın dünyada güven duyulan bir firma olduğuna dikkat çeken Dervişoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:” Bugün endüstri 4-0’a yakın bir kalite standardımız var. İnşallah endüstri 4-0’ı da alacağız. Firmamız iki kez ISO 500 listesine girdi. Geçen sene ciro bölünmesinden dolayı giremedik. Ticaretimizde bir işlem kaybımız olmadı ancak bizim gruplarda aşağı yukarı 11 şirketimiz olduğu için ciromuz bölündü. Organikte biraz farklı ürünleri farklı firmalarda yapıyoruz. O yüzden biraz ciromuz düştü ama bu yıl yeniden ISO 500 listesine gireceğimizi düşünüyoruz. Toplam ciromuzu tek bir firmada toplayabilseydik ISO 500’de her yıl varız. Ciddi bir sanayiciyiz. Aşağı yukarı 200’ yakın çalışanımız var. Bir aile şirketiyiz elimizden geldiği kadar kurumsallaşmaya önem veriyoruz. Firmanın satın alınmasından üretiminden personellerinden finansından tüm farklı birimleri aile temsilcisine bağlı. Ben daha çok dış ticareti götürüyorum. Uluslararası arenadaki yurt dışı ortaklıkları götürüyorum. Yurtdışındaki firmalarımız bana bağlı. Tabi pandemiden dolayı çok yurt dışına gidemedik. Dervişoğlu dünya piyasasında çok iyi bir markadır. Dervişoğlu parayı kaybeder ama itibarı kaybetmez bu ilkeyi esas alıyoruz. Dünya pazarına güven vermeyi ilke edinmişiz. Bu yolda yürüyoruz. Şartlar zor. Pandemi var. Dünyada bir kriz var. Şu anda ciddi bir nakliye krizi var. Konteynerler bulunamıyor. İhracatlar’da sıkıntılar yaşıyoruz ama yılmıyoruz mücadele ediyoruz. Çünkü herşey her zaman süt liman olacak değil. Zor günlerde de çalışacağız. Ve inşallah ülkece bunun üstesinden geleceğiz.”