HABERGRAM sade haber
“-Çok sıkıldım, bugün ne yapsan, bir yere de gidemiyorum, otur otur her tarafım tutuldu…”
Buna benzer sezlenişleri çok duymuşuzdur.
Çamlıyayla’da bana bir gün yetmiyor, kendime yeni uğraşlar yaratıyorum. Torunlarım için bir kuzu arayışına başladım. Daha önce dağlarda koyun sürüleri gütmüş, yörük çocuğu komşum zom zom Mustafa sağ olsun tüm tanıdıklarını aradı. Sonunda bir haber geldi. Sevinçli haberi torunlarıma duyurdum. Belçınar köyünde yakında doğum yapacak bir koyun olduğunu, on güne kadar kuzusunun olabileceğini öğrendik. Hep birlikte kuzumuzu beklemeye başladık.
Beklenen müjde nihayet geldi. Hemen gidip kuzumuzu ve içmesi için sütünü de alıp evimize geldik. Evde büyük bir sevinç ve heyecan vardı. Minik kuzumuz gelmiş etrafına ışık saçmıştı.
Kuzumuzun adını torunum Elif koymuştu bile “Zümrüt”. Elif’in Zümrüt’le arkadaşlığı görülmeye değerdi. Torunum Osman’a da bir kuzu bulacaktık, her tarafa haber verdik ama bir türlü yeni bir kuzu adayı bulamadık.
Zümrüt’e sabah, akşam süt içirdik. Bir keresinde yağmurlu havada evin içerisine bile aldık. Zümrüt kendisini sevenleri yalnız bırakmadı. Torunlar Mersin’e gidince iş başa düştü. Beslenme ve gezdirme işi bana kaldı. Ha ! Bu arada Zümrüt telefonla torunlarımla görüşüyor, kendi diliyle meleyip duruyor, “-çabuk gelin sizleri özledim.”
