Torosların bahar kokularından, dik yamaçlarından, ve engin bayırlarından, selam olsun tüm Mersin’lilere. Selam olsun Çukurova’ya, portakal çiçeklerine selam olsun. Arılara, kuşlara, özgürlüğe selam olsun.
Cemre düştü, önce havaya, sonra suya, sonra da toprağa. Toprağa umutlar ekildi, hayaller kuruldu tohumlarda. Yeni doğan bebekler gibi sevildi kollandı meyve çiçekleri.
Selam olsun alın terini toprağa dökenlere. Üretenlere, varoluşun yükünü omuzunda taşıyanlara. Çıkın derdim sokağa çıkma yasağı olmasa. Atın derdim kendinizi Toroslar’a . Arındırın sıkışmış betonlar da daralan ruhunuzu. Arındırın yayla pınarlarının soğuk sularında.
Farkında mıyız, bilmiyorum. Yaşanması gereken ile yaşanan hayatın bir birine ne kadar yabancı olduğunun. Ruhumuza ne kadar yabancı olduğumuzun farkında mıyız? Koşuşturmaktan, telaşeden ve hep bir yere geç kalmaktan, hep yetişememe stresinden yorulmadık mı?
Size bir tiyo verebilirim bu pazar hürmetine. Makine ikmalden kalkan Tepeköy otobüsüne binin. O güzelim dağ ve orman manzaralarını izleye izleye Tepeköy’e varın. Köy kahvesinde,yüzyıllık çınarın altında kendinize bir çay söyleyin ve hatta bakkaldan alacağınız zeytin, peynir ve sıcak pideyle güzel bir kahvaltı yapın. O serpme köy kahvaltılarını atın kafanızdan. Samimiyet, doğallık, öze dönüş ne derseniz adına, ruhumuzun ılık ılık özgürleştiğini hissedeceksiniz, emin olun.
Şu anda İsviçre Alpleri’ni kendine hayran bırakacak yayla güzelliklerini kaçırmamanız dileğimle özgür, pandemisiz günlerin yakın olmasını umut ediyorum.
İyi, mutlu, huzurlu pazarlar diliyorum.