Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz, Yönetim Kurulu Üyeleri, Mersin İl Koordinasyon Kurulu Üyeleri, oda başkan ve yöneticileri ile bir araya gelerek, depremin ardından yapılan ve yapılması gereken çalışmalar hakkında fikir alışverişinde bulundu.
Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz, Yönetim Kurulu Üyeleri, Mersin İl Koordinasyon Kurulu Üyeleri, oda başkan ve yöneticileri ile bir araya gelerek, depremin ardından yapılan ve yapılması gereken çalışmalar hakkında fikir alışverişinde bulundu.
Toplantıda, TMMOB ile işbirliği çerçevesinde yapılacak çalışmalar hakkında konuşuldu. Harita, peyzaj, şehir plancıları, ziraat, kimya, jeoloji, jeofizik, elektrik, makine, maden, inşaat gibi alanlardaki mimar ve mühendisler odası temsilcilerinin yer aldığı toplantıda, yaşanan deprem sürecinin ardından yapılan ve yapılması gerekenler hakkında değerlendirmelerde bulunuldu.
Katılımcılar kamu yararına olacak her türlü girişimi ve çalışmayı destekleyeceklerini belirterek, imar planları yapılırken kentteki yeşil alan oranlarının da artırılması gerektiğini vurguladılar. Gerek belediyelerin gerekse de başka kurumların yapacağı tüm çalışmalara katkı vermek istediklerini ifade eden katılımcılar, bu süreçte bilim insanları ile olan ilişkinin de önemine dikkat çektiler. Katılımcılar, yapı stoklarının çok iyi elden geçirilmesi gerektiğini de ifade ettiler. Mersin Büyükşehir Belediyesi tarafından kurulacak olan ‘Deprem Risk Yönetimi ve Kentsel İyileştirme Daire Başkanlığı’ hakkında da fikir alışverişinde bulunulurken, sağlıklı kentler kurulmasına ilişkin neler yapılması gerektiği konusunda da görüşüldü.
Başkan Seçer: “Yasal düzenlemelerin uygulamada disiplinle takip edilmesi bizim olmazsa olmazımız”
Toplantının açılışında konuşan Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, depremin herkesi hem derinden üzdüğünü hem de sorumluluklarını hatırlattığını söyledi. Başkan Seçer, “Bugüne kadar bu tip afetlerden sonra hep konuşulan, tartışılan, heyecanla ‘şunu yapalım, bunu yapalım’ denip daha sonra hafızayı beşer nisyan ile malüldür sözünden yola çıkarak unutulan konuların artık gerçekten bu ülkede ciddi bir şekilde ele alınması, yetersizse yeni düzenlemeler, yasal düzenlemeler yapılması, bundan sonra sadece yasal düzenlemeler değil uygulamalarında ciddiyetle, disiplinle takip edilmesi konusu artık bizimde olmazsa olmazımız” ifadelerini kullandı.
“Sivil toplum olmadan demokrasi olmaz”
Odaların kamu vicdanı hassasiyetinin ve sorgulama yeteneğinin olduğunu da vurgulayan Başkan Seçer, Bütün odalarımızın özellikle bu konularla ilgili çok sorumluluk alması lazım. Her zaman söylediğim bir şey var; sivil toplum inanılmaz önemli. Sivil toplum olmadan demokrasi olmaz, asla hakkınızı savunamazsınız. Kamuoyu yaratmadıktan sonra kimvurduya gidersiniz” dedi. Sivil toplumu çok önemsediğini kaydeden Başkan Seçer, “Tarihinde olmadığı ve olamayacak kadar Mersin’de bir Büyükşehir Belediye Başkanı odasını STK’lara açmıştır. Bırakın odasını, gönlünü de açmıştır, kalabalık ortamlara da uygun zeminler hazırlamıştır ve saatlerce oturup toplanmıştır” diye konuştu.
Başkan Seçer ayrıca CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve diğer büyükşehir belediye başkanları ile birlikte depremin yaşandığı illerde yaptıkları incelemeleri aktardı.
Başkan Seçer, Mersin’e özel statü verilmesinin ya da afet bölgesi kapsamına alınmasını her fırsatta dile getirdiğini belirterek, depremin Mersin’de de yarattığı komplikasyonlardan söz etti. Seçer, “Orada konuta ihtiyacı olan, gıdaya ihtiyacı olan insanların akrabaları geldi, komşuları geldi, orada evleri yıkıldı. Şimdi bunların burada ihtiyacı var. Bunları dile getirmenizi arzu ederim” şeklinde konuştu.
“Kaynaktan sisteme giren su, tüketilen su yetmiyor”
MESKİ’nin raporlarına göre her an susuzluk yaşanabileceğini söyleyen Seçer, “SCADA’dan anlık takip ediyoruz zaten sistemi. Her an sistem durabilir. Kaynaktan sisteme giren su, tüketilen su yetmiyor. Her an sistem çökebilir. Sistem hava yapar, pompalar durur. Biz biliyorsunuz Tarsus suyunu kullanırız. Belli bir noktaya cazibeyle gelir, sonra terfilerle basarız. 4 yıldır Belediye Başkanıyım. 6 yıl önce protokol yapılmış, DSİ ile. Yeni bir Pamukluk Barajı, Tarsus ile Mersin arasında. Yani gelen suyu düşünün. Oradan buraya şu anda aldığımız suyun tam ortasında yeni bir baraj yapılmış, mesafe daha yakın ve hepsi cazibeyle gelecek. İsale hattını DSİ yapacak, bize devredecek. Altı yıldır altı santimetre yol alınmamış. Bunları biz dile getirmek istiyoruz. Ne arıtma ne isale hattı hiçbir şey yok. Sistemleri de yapılmadı. Yani o tesisler de yapılmadı. Sadece baraj su tutuyor. Ne tarımsal sulama ne içme suyu. Bunların olması lazım” ifadelerine yer verdi.
Koramaz: “Hayata geçirilecek çalışmalar ortak bir şekilde yapılmalı”
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz da, Mersin’in de bu süreçten çok etkilendiğini ifade ederek, “Deprem sadece 11 ili vurmadı. 11 ilin periferisindeki illeri, belki Mersin’i daha fazla vurdu. Depremden bu yana Mersin’in 400 bin göç aldığını biliyoruz. 400 bin kişi yeni sorunlar demek” dedi. Koramaz, Mersin’de yapılacak afet risk azaltma ve afet acil müdahale planı çerçevesinde hayata geçirilecek çalışmaların ortak bir şekilde yapılmasının önemine vurgu yaparak, “Öncelikli bir durum tespiti yapmak lazım. 400 bin nüfus, bir barınma sorunu çıkacak. Deprem sonrası Mersin’in yapı stokunun depreme dayanıklılık çerçevesinde envanter çalışmalarının yapılması gerekiyor. Bütün bunlar yapılırken de mühendislik, şehircilik, peyzaj planlama, gerekli yeşil alanlar, kır-şehir ilişkisinin çok iyi kurulması lazım. Bu konuda belediyelerimizle işbirliğine açığız” diye konuştu.
Zorlu: “Çalışmanın ana odağı Mersin Büyükşehir Belediyesi”
Doç. Dr. Fikret Zorlu da acil müdahaleler için kentin hazır olması gerektiğini aktarırken, hem Mersin hem de çevre bölgelerde Afet Müdahale ve Lojistik Eylem Planı’nın olması gerektiğini ifade etti. Zorlu, “Burada çalışmanın ana odağı Mersin Büyükşehir Belediyesi. Çünkü bunun uygulamasından sorumlu olacak, uygulamasının koordinasyonunu yapacak. Burada TMMOB çok proaktif davranıyor. Odalarımız şu anda sondaj çalışmaları, detaylı sondajların alınması için yapı etütlerine ilişkin verilerin derlenmesini yapıyorlar. TMMOB İl Koordinasyon Kurulu ve ilgili odalarımız şu anda hızlı bir şekilde çalışıyorlar. Açıkça söyleyeyim, belediyeler kamu kurumları arasında diğerlerine göre daha hızlı hareket ediyor. Çünkü pratiğindeler. O avantajı var” dedi.
Büyükşehir Belediyesi’nin çalışmasının kapsamından bahseden Doç. Dr. Fikret Zorlu, “Büyükşehir Belediyesi’nin yapmak istediği, başlattığı çalışmada TMMOB’un mesleki deneyimi ve bünyesinde yapılan çalışma önemli bir girdi oluşturacak ama aynı zamanda uzman ve danışma kurulunun temel üyeleri, üniversitelerden uzmanlar, ilçe belediyeleri, kamu kurumlarından uzmanların olduğu bir çalışma. Belediye ve paydaşların başta TMMOB ve bileşenleri olmak üzere beraber düzenlenecek bir çalışma” diye konuştu.
TMMOB üyelerinden çözüm önerileri…
Şehir Plancıları Odası Yönetim Kurulu Başkanı Gencay Serter ise afetin ‘demir, beton ve bina’ ölçeğine indirgenmemesi gerektiğini belirterek, “Yıkımlar büyük oranda kent ölçeğinde oldu. Dolayısıyla sorunlara kent ölçeğinden bakmak lazım, çözümleri de öncelikle kent ölçeğinde aramamız lazım. Çünkü bu kentler tümden çökerken, bu afet anında yaşanan o ilkyardım anındaki kargaşa bile kentsel örüntü ile ilgiliydi. Dolayısıyla bunların aslında gerçek anlamda bu bina, demir ve beton ölçeğinden kurtarılması gerekiyor. Biz bunun önemsiz olmadığını söylemiyoruz ama oldukça stratejik bir ölçek olan kent ölçeğinin gözden kaçırılmaması gerektiğini söylüyoruz” dedi.
Türkiye’nin geçmişten süregelen planlama ve imar anlayışında değişiklikler yapılması gerektiğine vurgu yapan Peyzaj Mimarları Odası Yönetim Kurulu Başkanı Yasin Otuzoğlu ise yapı odaklı planlama anlayışından ziyade doğayı ve ekolojiyi önceleyen kentleşmenin önemine dikkat çekti. Otuzoğlu “Kentlerde imar planları yapılırken artık ayrılan yeşil alan miktarlarının artırılması gerekiyor. Planlamalar yapılırken yüzde 10 olan açık yeşil alan oranlarının en az yüzde 20’ye çıkarılması gerekiyor. Kent içinde dengeli bir dağılım ve bir bütünleşik bir açık yeşil alan sistemi oluşturması gerekiyor. Yine açık yeşil alanlarda insanların toplumsal ilişkilerini düzenleyen ve güçlendiren, deprem sonrası deprem etkisini yaşayan insanların iyileşme sürecini de destekleyen planlamalara ve tasarımlara yer verilmesi gerekiyor. Yine doğal kaynakları önceliklendiren, su tüketimi gibi, sahip olduğumuz toprak ve tarım alanları gibi, gıda gibi özellikle insan yaşamını doğrudan etkileyen bu kriterlere de çok dikkat etmemiz gerekiyor ve bundan sonraki planlama ve imar anlayışımızı da bu yönde gözden geçirmemiz gerekiyor” diye konuştu.
“Zemin parametrelerinin çok iyi belirlenmesi için jeolojik yol teknik, jeofizik çalışmalarının mutlaka yapılması gerekiyor”
Kentleşmelerde tüm mühendislik disiplinlerinin çalışarak ortaya bir sonuç çıkardıktan sonra yer seçimin ona göre yapılması gerektiğine dikkat çeken Jeofizik Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Şevket Demirbaş ise “Buralarda mutlaka zemin parametrelerinin çok iyi belirlenmesi için jeolojik yol teknik, jeofizik çalışmalarının mutlaka yapılması gerekiyor. Ve arkasından bu dinamik parametrelerin statik projeye göre de inşaat mühendislerinin ve mimarların burada çalışması ve düzgün bir bina tasarlaması gerekiyor. Eğer bunlar düzgün bir şekilde yapılırsa biz bir daha böyle bir şeyi, milat kabul ettiğimiz şeyi, bir daha yaşamayabiliriz” diye konuştu.
“Her türlü desteği vermeye de hazırız”
Deprem sonrasında bölgedeki üreticilerin ürünlerinin değerlendirilmesi adına önerilerde bulunan Ziraat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Baki Remzi Suiçmez ise depremzede konumundaki küçük üreticilerin ürünlerini değerlendirme aşamasında bir katkının son derece yararlı olacağını söyledi. Konuşmasında kuraklık tehlikesine de dikkat çeken Suiçmez “Afeti lütfen depremle kısıtlamayalım. Kuraklık vardı, var olmaya devam edecek, biz açıklamalarımızda deprem gibi kuraklıkla da yaşamaya alışmak zorundayız diyoruz. Bu kadercilik değil, kuraklık yönetimidir. Mersin eğer önemli bir tarım iliyse, kuraklık varsa, bu kuraklık sulama gibi konularda da yerel yönetimlerin yatırımları dahil dikkate alınmasının da yarar olduğunu düşünüyoruz. Her türlü desteği vermeye de hazırız” ifadelerini kullandı.
“Bizler deprem esnasında zeminin nasıl bir tepki vereceğini, yapacağımız ölçümlerle ortaya koyabiliyoruz”
Bölgedeki eksiklikleri incelediklerinde yer seçimi, kontrolsüz ve denetimsiz yapılaşma ile proje ve mühendislik hizmeti alınmadan bina yapımını tespit ettiklerini dile getiren Jeofizik Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu 2. Başkanı Serdar Kart ise “Bizler deprem esnasında zeminin nasıl bir tepki vereceğini, yapacağımız ölçümlerle ortaya koyabiliyoruz. Özellikle deprem esnasında zeminin nasıl titreşim yapacağını, salınımının ne kadar süreceğini biz jeofizik yöntemlerle çok kısa ve doğru bir şekilde ortaya koyabiliyoruz. Bizim vereceğimiz zeminin hakim periyodu sayesinde onun da alt ve üst sınırları var. Onları belirleyerek biz inşaat mühendislerine dinamik parametreleri sunuyoruz. İnşaat mühendisleri bu sayede zeminin periyoduyla binanın periyodunun birbirine denk gelmemesi için gerek kolon, kiriş ve perde yapılarıyla binanın periyodunu oynayabiliyorlar. Bu sayede deprem esnasında zemin ne kadar sallanmış olsa dahi periyotlar çatışmadığı için bina kısa sürede salımını gösteriyor ve hasar almadan ayakta kalabiliyor” ifadelerine yer verdi. (HABERGRAM)