Güzel bir Pazar günü, hava mis gibi. Çamlıyayla’dan yarım saat uzaklıkta olan Kesecik Köyüne Teyzemize ziyarete gittik.
Çalışkan insanların hali bir başka oluyor. Ağaçlardan narlar toplanmış, içleri temizlenmiş, bir çuvala konmuştu bile. Yeğenim Hasan Dönmez ayağındaki çizmesiyle nar tanelerinin bulunduğu çuvalın üzerine çıkmış, nar suyunu oluktan şırıl şırıl akıtıyor, teyze kazana koyduğu nar şırasını odun ateşinde pişiriyor, enişte İbrahim Dönmez de benimle sohbet ediyordu. Taze sıkılmış mis gibi nar suyundan bir bardak içmeden olmazdı.
Nar ekşisi yapmak gerçekten çok zahmetli bir iş. Kendi nar ekşisini yapan insanın ömrü on yıl daha fazla oluyormuş. Bu arada yeni olgunlaşmaya başlayan hurmanın tadına bakıp ardından ayvayı da yedik. Bütün bunların üzerine kahve güzeldi. Ne diyelim. “Kahve bahane, şohbet şahaneydi.”